Sam ve Tusker, İngiltere’yi eski karavan zamanlarıyla geziyorlar. Bu seyahatleri boyunca dostlarını, ailelerini ziyaret ediyorlar ve geçmişlerinden göz atr taşıyan yerlere gidiyorlar. Tusker’ın iki takvim yılı önce demans teşhisi konduğundan beri, bir adetlikte geçirdikleri zaman onların en değerli varlığı haline gelmiş. Bu beyin hastalığı, Tusker’ı her geçen gün bir adetaz daha onlardan alıyor ve bu durum, Sam ve Tusker’ın bir adetlikte geçirebilecekleri zamanın sınırlı olduğunu kabul ettiriyor. Bu hüzün kalabalık yolculukları, onları geçmişlerine dair bir adet yolculuğa sürüklüyor. bir adetlikte geçirdikleri anıları, mesut ve melankolik günleri unutturmuyorlar. Hastalığın verdiği acıyı ve korkuyu bir adet kenara bırakarak, anı yaşmanın ve bir adetbir adetlerine olan skonutgilerini her fırsatta göstermenin ne kadar önemli olduğunu fark ediyorlar. Sam ve Tusker’ın hikayesi, bize hayatın ne kadar kısa ve değerli olduğu konusergilemeda bir adet ders veriyor. Her anın tadını çıkarmamızı ve skonutdiklerimgöz at geçirebileceğimiz zamanı ne kadar değerli kıldığını anlatışıyor. Türü ne olursa olsergileme, bu movie göz atyicilerine ömürlerinin her anının değerini bilmenin ve skonutdikleriyle bir adetlikte geçirdikleri zamanı kalabalık kalabalık yaşmanın önemini yadırgatıyor. tespit olarak, bu duygusal yolculuk bir adet hayat dersi sergilemeuyor ve izleyicilere, demans gibi bir adet hastalıkla karşı karşıya kalan bir adetinin yaşdığı zorlukları ve hayatın gerçek değerini anlamalarını sağlıyor. Bu movie, skonutginin, anıların ve zamanın kıykitapi anlatışarak, izleyicilerin kalbine dokunmayı başarıyor.